tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir

Damar Sertliği İle İlgili Bilgi

Arteryoskleroz kalp enfarktüsü, beyin trombozu ve beyin kanaması olgularının başlıca nedenidir. Ayrıca bacak kangren­lerinin büyük bölümü de arteryoskleroz kaynaklıdır.
Belirtiler:
Belirtiler ancak damar lezyonları belirginleştikten sonra ortaya çıkar. Hastalığa bu nedenle «aysberg hastalığı» da denir.
Arteryoskleroz belirtileri lezyonun yeriyle ilişkilidir. Çünkü sorun, dokulara yeterli oksijen iletilememesi ve söz konusu böl­gede kan dolaşımının engellenmesidir. Yerleşimin beyinde olduğu durumlarda görme ve konuşma bozuklukları, hafıza kaybı, anlık şuur kayıpları, yer ve zaman kavramlarının bozulması, kol veya bacaklarda kas gücünün ani ve geçici olarak zayıflaması ve son olarak da beyin trombozu gelişir.
Hastalık kalbte oluşursa ekstrasistol, kalp atışlarının hızlan­ması ve kulakçığın hızlı kasılması gibi ritim bozuklukları görü­lür. Koroner damar lezyonlarına, spazma yol açan refleksler de eklenirse anjinaya benzer göğüs ağrıları belirir. Sonunda miyokart enfarktüsü gelişir.
Arteryoskleroz bacak damarlarda olursa kramp ağrıları, deride kalınlaşma ve rengin koyulaşması, bacaklarda ısı düş­mesi ve zamanla kangren gelişir.
Böbrek atardamarlarında oluştuğunda kan basıncı yükse­lir, böbrek işlevlerinde hafif bozukluklar görülür. Böbreğin küçük damarlarımnda da oluşursa daha tehlikeli olabilir.
Sebepler:
Arteryoskleroz dünya ölçeğinde en başta gelen ölüm sebeplerinden biridir. Arteryosklerozun, olguların pek azında (% 5 ila 10) belirti vermesi teşhisi güçleştirir.
Araştırmalar, arteryoskleroz kaynaklı hastalıkların kan ko­lesterol düzeyi ve kan basıncı yüksek, şişman, sigara kullanan ve bedensel etkinlikleri az erişkin erkeklerde daha çok görüldü­ğünü ortaya koymuştur.
Arteryoskleroz erişkin erkeklerde daha yaygındır. Orta yaş düzeyinde, erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğü uzun süredir bilinmektedir. Menopoz sonrasında iki cins arasındaki fark ortadan kalkar. Kadınlarda, östrojenin ve öteki eşey hor­monlarının koruyucu rolü olduğu düşünülmektedir.
Arteryoskleroz ve kolesterol:
Kolesterolün arteryoskleroz oluşumundaki etkisi önemli bir tartışma konusudur. Bu konuda birçok deneysel veri vardır. Gerçekten de, arteryoskleroz görül­meyen toplumlarda yağsız beslenme alışkanlıkları yaygındır. Bol yağlı besinler tüketen toplumlarda ise hastalık sık görülür. Hastalıkta ırk etkeninden çok, yaşam ve beslenme alışkanlıklarının önemi olduğu araştırmalardan anlaşılmaktadır.
Şeker hastalığı, böbrek hastalığı ve ksantomatoz gibi, kan­da yağ düzeyinin yüksek olduğu hastalıklara yakalananlarda arteryoskleroz çok yaygındır. Öte yandan miyelom gibi kanın yağ düzeyinin düşük olduğu hastalıklardaysa, arteryosklerozun görülme oranı son derece de azdır.
Arteryoskleroz ve yüksek tansiyon: Yüksek tansiyon atar­damar duvarında daha çok kolesterol birikmesine neden olur. Daha önce değinildiği gibi kolesterolün zedeleyici etkisiyle or-taya çıkan iltihabî tepki olası bir arteryoskleroz sebebidir. Atardamar duvarında da kolesterol üretimi olması aşırı kolesterol bi­rikimine yol açar. Böylece, yüksek tansiyonun yalnız arteryosklerozu artırmadığı, aynı zamanda arteryosklerozun gelişimine neden olduğu söylenebilir.
Hfe Araştırma sonuçlarına göre, atardamar duvarındaki koles­terol miktarı, besinlerle alınan veya kanda bulunan kolesterol miktarından çok, yüksek tansiyonla ilgilidir.
Arteryoskleroz ve yaşlılık arteryosklerozu:
Arteryosklero­zun en önemli sonucu kalbin yükünü büyük ölçüde artıran kan basıncı yükselmesidir. Yüksek tansiyon ilaçlarla denetlenemezse kalbin kasılma gücü giderek azalır.
Yaşlılık arteryosklerozu en iyi gidişli arteryoskleroz türüdür. Vücudun yaşlanmasıyla birlikte yavaş yavaş gelişir. Fizyolojik bir olaydır; başlıca nedeni atardamarların da yaşlanarak sertleşmesidir.
Tedavi:
Arteryosklerozun nedenleri bilinmediğinden, bu hastalığa özgü tedavi yöntemleri uygulamak olanaksızdır. Has­taların belli bir beslenme programı izlemeleri gene de önemli­dir.
Arteryoskleroz oluşumunu açıklayan kuramlar arasında en geçerli olanı hastalıkla yağlar arasında ilişki kuran yakla­şımdır. Bu yaklaşımı destekleyen birçok veri vardır: aşırı yağlı besinler verilen deney hayvanlarında mutlaka arteryoskleroz gelişmektedir. Değişik çevrelerde yaşayan aynı ırktan bireyler, beslenme alışkanlıklarında yağ bakımından zengin besinler ço­ğunluktaysa genellikle arteryoskleroza yakalanırlar. Şeker has­talığı ve hipotiroidizm gibi kanda yağ düzeyini yükselten has­talıklar arteryosklerozu hazırlayıcı etki yapar. İncelenen bütün koşullar, yağların arteryoskleroz oluşumunda önemli bir etkisi olduğunu gösterir. Ama bu etkinin bütün boyutları gene de açıklıkla bilinmemektedir. İlk iki veriden çıkarılabilecek sonuç, besinlerle alınan yağların arteryoskleroz oluşumunda belirleyi­ci olduğudur.
Arteryoskleroz tedavisine, hastalık klinik belirtiler vermeden önce başlamak gerekir. Tedavide beslenme alışkanlıkları yeniden düzenlenir; pıhtılaşma önleyici ve pıhtı çözücü (fibrinolitik) ilaçlar, ayrıca lipoprotein miktarım azaltarak kolesterol sentezini ve taşınmasını önleyen ilaçlar kullanılır.
Arteryoskleroza cerrahî tedavi de uygulanabilir. Koroner damar veya büyük atardamarların arteryoskleroz sonucunda tı­kandığı olgularda cerrahî müdahaleye başvurulabilir. Günü­müzde koroner baypas ameliyatı veya tıkanan damarın vücut­tan alınan bir başka damar parçasıyla değiştirilmesi gibi uygu­lamalar çok sıklıkla yapılmaktadır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Güncel Konular