tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir

Karaciğer Hastalıkları – 2

Kronik Hepatit ve Siroz

Karaciğer naklinin en sık gerekli olduğu durumlardan biri hepatit sonrasında ge­lişen karaciğer sirozudur. Özellikle viral hepatitin yaygın olduğu ülkelerde bu hastaların sayısı yüksektir.

Hepatit sonrası karaciğer sirozu ge­nellikle genç hastalarda görülür. Hasta­lık çok ilerlemiştir; sık sık yemek borusunda varis kanaması, engellenemeyen asit oluşumu, beyin hastalığı, pıhtılaş­ma bozuklukları gibi yaşam beklentisi­nin fazla olmadığını gösteren belirtiler ortaya çıkar. Hasta genellikle altı aydan çok yaşamaz. Bu aşamada hastalığın ilerlemesini durduracak bir tıbbi tedavi ya da cerrahi girişim olmadığından kara­ciğer nakli tek tedavi yöntemidir.

Hepatit sonrası siroz ve kronik aktif hepatitte hastalığın gidişini doğru yansıtabilen etkenlerin olmaması, naklin uy­gulanacağı en iyi zamanın belirlenmesi­ni zorlaştırır. Dolayısıyla hekimler kara­ciğer naklini hastalığın son evresine ya­kın bir dönemde uygulamaya yönelmek­te, bu da özellikle karaciğer naklinin ilk yıllarında alınan başarısız sonuçlar açıklamaktadır.

Nakledilen karaciğerin yeniden virüs enfeksiyonuna yakalanma riski yüksek olduğundan bu durumda karaciğer naklinin yapılması hâlâ tartış­ma konusudur. Gerçekte ise edinilen de­neyimlerin ışığında, yalnız HBsAg’nin (hepatit B virüsü yüzey antijeni) var ol­ması son zamanlarda karaciğer naklinin uygulanmaması için göreli bir neden sa­yılmaya başlamıştır.

Bu durum kesin bir uygulama nedeni sayılmamaktadır; çünkü yüksek dozda aşı ve hiperimmün gammaglobülin verilerek hepatitin he­nüz gelişmemiş olduğu evrelerde virüsü vücuttan uzaklaştırma olasılığı vardır. Ayrıca antijenin kanda varlığını sürdür­mesi her zaman nakledilen karaciğerde yeni bir hepatit oluştuğunu gösterme­mektedir.

Sirozlu hastanın serum ve karaciğe­rinde aynı zamanda D tipi virüsün bu­lunması, sorunu daha da karmaşıklaştırır. Bu enfeksiyon etkeninin varlığı ka­raciğer nakli uygulanan hastalarda kli­nik gidişi olumsuz etkilemekte, yeni­den enfeksiyon oluşumuna çok sık rast­lanmaktadır.

Bununla birlikte karaciğer dokusunda D tipi virüsün varlığı her zaman dokusal ve biyokimyasal bir bo­zukluğa eşlik etmez. D tipi virüs ancak hepatit B virüsüyle birlikte bulundu­ğunda hastalık yapar. D tipi virüs en­feksiyonu klinik olarak genellikle hafif gidişlidir ve hızla siroza dönüşme eğili­mi göstermez.

Günümüzde çok tartışılmakta olan bir konu da alkolik karaciğer sirozu olan hastalarda karaciğer nakli uygula­masıdır. Batı dünyasında kronik karaci­ğer hastalığı gelişiminin en sık rastla­nan nedeni alkolizm olduğundan bu so­run oldukça önemlidir. Ayrıca viral he­patit tedavisinde sağlanan ilerlemelerin tersine, alkolizme bağlı karaciğer has­talıklarının tedavisindeki ilerlemeler çok yavaş ve büyük oranda başarısız kalmaktadır.

Karaciğer nakline aday hasta sayısının yüksekliğine karşın, al­kolik siroz nedeniyle yapılan karaciğer nakilleri toplam uygulamaların ancak küçük bir bölümünü (yüzde 5’ten az) oluşturur.

Bu sorunun çeşitli nedenleri olabi­lir:

• Kronik alkol zehirlenmesi genellikle, birçok organ ve hasara yol açmaktadır. Özellikle merkez sinir sistemini, kalp ve pankreası etkilemesi ameliyat riskini çok artırmaktadır.

• Alkol bağımlılarının yeniden bu alışkanlıklarına dönme tehlikesi, nakledi­len karaciğerin geleceğini önemli ölçü­de etkiler; ayrıca nakledilen karaciğerini bu ağır klinik durumun ve tedavinin yükünü taşıması zordur.

• Bağışlanan organ sayısının sınırlılığı nedeniyle karaciğer naklinin daha iyi sonuçlar alınabilecek karaciğer hasta­lıklarında uygulanması gerektiği düşü­nülmektedir.

Gene de alkolik karaciğer hastalığı­nın son evresinde bulunan bazı hastala­ra karaciğer nakli yapılmış sağ kalım açısından elde edilen sonuçlar öbür ka­raciğer nakillerindekiyle karşılaştırılabilir düzeyde (bir yıl sonunda yüzde 70) olmuştur. Hastaların ancak küçük bir bölümünün yeniden alkole başlamış olması ise hem şaşırtıcı, hem de çok önemlidir.

Bu verilerin ışığında, alko­lizme bağlı karaciğer hastalığı olanların karaciğer nakline aday sayılması gerek­tiği, birçok organın hasar görmesi so­nucunda genel durumu bozulmuş olan ve karaciğer naklinin başarısız olması beklenenlerin dışındaki hastalara nakil yapılabileceği anlaşılmaktadır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Güncel Konular