tedavisi, belirtileri, Hakkında Bilgi, Nedir

Dikkat Eksikliği

Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB), Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

DEHB çocukluk çağının en önemli psikiyatrik sorunlarının başında gelir. Aileyi, okulu ve toplumu ilgilendiren yönleriyle önemli bir eğitim ve öğretim sorunudur. Sorunun erken teşhisinde tedaviden elde edilen sonuçların gelecek vadedici olma­sı; hiperaktivitenin sağlık ve eğitim alanında çalışanlar tarafından mutlak bilinme­si gerektiğinin en önemli işaretidir.

Dikkat eksikliği özellikle de eğitim hayatının başlamasıyla daha belirgin hale gelir. Okul öncesi dönemde her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan bu çocuklar, oyun­caklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra oyuncaklarını parçalamayı tercih ederler. Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez­ler; anne, baba ve öğretmen zoruyla ödev yaparlar. Ödevlerini yapmakta hayli zor­lanırlar. Masanın basma oturamazlar; otursalar dahi çeşitli bahaneler uydurarak (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Anne ve babalarını ders çalışırken sürekli yanlarında isterler. Üstlendikleri bir görevi bitirmekte zorla­nırlar, bir işi bitirmeden hemen diğerine geçerler. Kendileriyle konuşulduğunda sanki konuşulanı dinlemiyormuş gibi görünürler. Bir görevi ancak birkaç defa söy­lendikten sonra yerine getirirler.

Sınıfta dersi takip etmedikleri gözlenir. Dışarıdan gelen uyanlar nedeniyle he­men dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle ilgilenirler; kalem, defter ve oyuncak gibi malzemelerle uğraşırler, dersi takip edemezler. Derste sıkıldıklarından, sınıfın dik­katini ve huzurunu bozacak davranışlar sergileyebilirler.

Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına, sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar eklenir. Sabırsızlıkları nedeniyle soruları hızlıca okuma, tam okumama ve yanlış okuma gibi sorunlara sık sık rastlanır. Bu nedenle çok iyi bildikleri bir soruyu dahi yanlış cevaplayabilirler. Test sınavlarında çeldiricilere kolaylıkla kanarlar. Özellikle ilkokul yıllarında, sınav kâğıdını arkadaşlarından önce vermeyi marifet sayarlar. Sonuçta düzeylerinden daha az not alırlar.

Dikkat eksikliği okul öncesi dönemde fark edilmeyebilir. Ancak bu çocukların bir kısmı ders dışı işlerde de çabuk sıkılma belirtileri gösterirler. Zekâ düzeyi iyi olan ve öğrenme güçlüğü olmayan çocuklar ilkokulun 3. ve 4. sınıflarına kadar derslerde sorun yaşamayabilirler. Çalışmadıkları ve dersi iyi takip etmedikleri hal­de, notları kötü olmayabilir. Derslerin ağıriaşmasıyla birlikte başarıda ciddi düşüş­ler yaşanmaya başlanır. Ev içinde günlük yapmaları gereken işler konusunda so­rumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar.

Hiperaktivite konusu da oldukça önemlidir. Aslında her çocuğun hareketli ol­ması beklenir. Çocuk koşar, düşer ve gürültü çıkararak oynar. Bunların hepsi doğal karşılanabilir. Ancak DEHB vakasında, çocuğun hareketliliği aşırıdır ve yaşıtlarıyla kı­yaslandığında farklılık hemen anlaşılır. Genellikle bu çocuklar bir motor tarafından sürülüyormuş gibi sürekli hareket halindedirler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır. Yükseklere tırmanır, koltuk tepelerinde gezer, ev içinde koşuştu­rur ve “dur” sözünden anlamazlar. Sakin bir şekilde oynamayı beceremezler, belir­li bir süreliğine de olsa sakin bir şekilde oturamazlar. Oturduklarında ise elleri ayakları kıpır kıpırdır. Çok konuşurlar, iki kişi konuşurken sık sık lafa girerler. Ma­sanın başında oturamazlar, dolayısıyla derslerini uygun mekânlarda çalışamazlar. Dikkat eksikliği bozukluğu klinik açıdan teşhis edilemeyebilir.

Aşağıda verdi­ğimiz belirtilerin çocuğunuz tarafından yaşanıp yaşanmadığına bakarak, çocuğu­nuzda dikkat eksikliği olup olmadığına karar verebilirsiniz:

■ Çocuğunuz önemli bir işin bitirilmesi için gerekli olan araç ve gereçleri nere­ye koyduğunu hatırlamıyor mu?
■ Oturduğu yerde sabırsızlanıp duruyor mu? m Sırasını beklemiyor mu?
■ Sorulan bir sorunun cevabını tam olarak veremiyor ve konuyla alakasız cevap­lar veriyor mu?
■ Bir işi bitirmeden diğerine başlıyor mu?
■ Sakince oturamıyor mu?
■ Sizi sürekli rahatsız ediyor ve siz bir iş yaparken işinizi bölüyor mu?

Yukarıda sorduğumuz soruların pek çoğu özellikle de kaygılı ve stresli olan çocuk­lar tarafından da gösterilebilecek belirtilerdir. Bu nedenle dikkat eksikliği bozuklu­ğunun teşhisi zorlaşabilir.
Dikkat eksikliği bozukluğunun yetersiz beslenme ile ilişkili olduğu düşünül­mektedir. Hastalığın diğer nedenlerinin; çocukların çok küçük yaşlardan itibaren televizyon izlemeye başlaması, bazı kı-eşlerde hiçbir aktivite yapılmadan sessizce oturulması, uyku saatlerinin düzensiz olması, uyku süresinin yetersiz olması ve ye­tersiz egzersiz olduğu düşünülmektedir. Tüm bu olumsuzlukları alışkanlık haline getiren büyüklerin bile dikkat eksikliği bozukluğu yaşayabileceğini göz ardı etme­memiz gerekir. Dikkat eksikliği yaşayan çocukların çoğunun erkek olduğu söylen­mektedir. Bunun nedeni, erkek çocuklarının daha hareketli, bağımsız ve yaramaz olması gerektiğine inanan insanların kız çocuklarını pasifleştirmeye çalışmasıdır.

Çocuğunuzun dikkat eksikliği bozukluğu ya da hiperaktivite sorunu yaşadığı­nı düşünüyorsanız, mutlaka çocuk psikolojisi alanında uzmanlaşmış bir psikolog­dan yardım almanız gerekmektedir. Birçok aile herhangi bir psikologa danışma­dan, çocuğunun hiperaktif olduğunu düşünmekte ve bu nedenle çocuğunu bastır­maya çalışmaktadır. Klinik teşhis sonucunda ortaya çıkarılan dikkat eksikliği ve hi­peraktivite vakalarında ilaç tedavisi önerilebilir. Ancak ilaçlar tedavinin tek unsu­ru olmamalıdır. Çocukların sosyalleşme süreci, ailesi, okul hayatı, uyku düzeni, duyguları ve beslenme sistemi de tedavide göz önünde bulundurulmalıdır.

Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB), Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) için önerilen modern tıp tedavileri

Çocukları yatıştırmak ve sakinleşmelerini sağlamak amacıyla, Ritalin türü ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak bu uygulamanın geçerliliği sorgulanmaktadır. Örneğin, İsviçre’de kullanılan Ritalin, çocuklar için tehlikeli bulunarak yasaklanmıştır. Ame­rika’da, okul öncesi çağdaki çocuklar için kullanılan “Ritalin” gibi “psikotropik” ilaçların zararı hakkında, 2000 yılı Mart ayında yayımlanan hükümet kararları ön plana çıkmıştır. Ulusal Sağlık Enstitüsü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi sorun­ları yaşayan yedi yaşın altındaki çocuklar için ilaç kullanılıp kullanılmaması gerek­tiği konusunda araştırmalar yapmaktadır. Ritalin çok ciddi boyutlarda hiperaktivi­te sorunu yaşayan çocuklar için kullanılabilir, ancak bu ilacın hiperaktivite soru­nu yaşayan her çocuğun tedavisinde kullanılması oldukça yanlıştır.

Evde yapabilecekleriniz

– Çocuğunuzun yapacağı işleri günlük düzene oturtun. Her gün ne yapması ge­rektiğini bilen çocuklar daha sakin olur. Neyin ne zaman ve hangi sıra ile ya­pılması gerektiğinin bilinmesi de çocuk için oldukça önemlidir. Çocuğunuzun kendisini rahatsız hissetmesine neden olabilecek olan telaşlı davranışlardan kaçının. Örneğin, çocuğunuz yemeğini yerken acele etmesine neden olmayın.
– Çocuğunuzla konuşurken, ona karşı açık olun. Çocuğunuzdan kapasitesinin üstünde şeyler beklemeyin.

-Çocuğunuzun yaşam alanında bulunan toksik maddelerin sayısı fazla ise, dik­kat eksikliği ve hiperaktivite sorunu yaşayabilirsiniz. Çocuğunuzun odasını mümkün olduğu kadar temiz tutun ve toksik maddelerden arındırın. Çocuğu­nuzun vücudunda aşırı miktarda toksik madde olduğundan şüpheleniyorsa­nız, saç analizi testi yaptırabilirsiniz. Vücuttaki aşırı asit miktarını gidermek için hazırlanan “antasit” ilaçları, öksürük şuruplarını, parfüm, boğaz pastilleri ve doğal maddeler içermeyen diş macunlarını kullanmayınız.

– Çocuğunuzun büyük heyecanlar yaşamasına engel olun. Çocuğunuzun oyun vakitlerinin sakin geçmesini sağlayın. Bunun için mümkün oldukça en fazla iki ya da üç oyun arkadaşı ile oynamasına müsaade edebilirsiniz. Çocuğunu­zun oyun esnasında aşırı derecede heyecanlandığını ya da üzüldüğünü hisse­derseniz, ortamı hemen değiştirmeye çalışın.

– Bazı araştırmalar, hiperaktivite problemi olan çocukların aile ilgisi ve şefkati ile iyileşebileceğini savunmaktadır. Birebir aile ilgisi ile beslenen çocuklar kendilerini daha rahatlamış hisseder. Çocuğunuza sorunlu olduğunu hisset­tirmeyin. Tedaviyi yapıcı bir şekilde sürdürün, çocuğunuzun kendisine olan güveninin artmasını sağlayın ve onu karamsarlığa itmeyin. Çocuğunuz hipe-raktif ise onu çok fazla sıkmayın. Unutmayın hiperaktif çocuklar isteyerek yaramazlık yapmazlar, kontrollerini istemeden kaybederler. Çocuğunuz heye­canlı ise yatışmasını sağlayın. Onu panik haline sokacak ve heyecanını artıra­cak şeylerden kaçının. Çocuğunuz oyun oynarken heyecanlanırsa, hemen oyuna ara vermesini sağlayın.

– Çocuklar doğal olarak büyük bir fiziksel enerjiye sahiptir ve bu enerjileri sınıf ortamında harcayamazlar. Sınıfta sessizce oturması ve öğretmenini dinleme­si beklenen çocuklarda enerji patlaması yaşanabilir. Bu nedenle öğretmenler­le konuşarak daha fazla mola ve fiziksel hareket içeren egzersizler yapılmasını isteyebilirsiniz. Örneğin okul bahçesinde koşup oynayarak enerji sarf eden bir çocuk, evde daha sakin davranacaktır. Çocuğunuzun küçük yaşlarda hiperak-tivite belirtileri gösterdiğini fark ederseniz, okul yaşını deneyimli bir uzman yardımıyla tespit edebilirsiniz. Bazı çocuklar ruhsal açıdan, bir ders süresi bo­yunca kapalı sınıf ortamında oturmaya müsait değildir. Bu nedenle çocuğu­nuzu çok küçük yaşlarda okula göndermeniz uygun olmayabilir.
– Kranyal osteopati, akupunktur, çiçek esansları, herbalizm, refleksoloji ve home-opati dallarına başvurabilirisiniz. Çocuğunuza aşı vurdurduysanız, aşının yan etkilerini gidermek amacıyla homeopati terapisine başvurmanız da uygundur.

Beslenme düzensizlikleri, besin alerjileri, toksik maddeler ve beslenme yeter­sizliğinin dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye neden olduğunu bilmeniz gerek­mektedir:
• Bir araştırma grubuna dahil edilen 261 çocuğun %74’ünün vücudundaki glükoz oranının fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle şeker ile hiperak-tivite arasında bir bağlantı olduğu düşünülmektedir.
– Kısaca GABA adı verilen gamma-amino-bütrik-asidin hiperaktiviteyi azalt­tığı söylenmektedir. Bu asidin epilepsi, şiddet duygusu ve öğrenme güçlü­ğü üzerinde de olumlu etkisinin olduğu bilinmektedir.
• Erkek çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, beslenme planı temel yağ asitlerini içeren ve içermeyen çocukların durumları incelenmiştir. Omega-3 yağının az olarak kullanıldığı bir beslenme sistemine sahip olan çocuklarda davranış bozukluğu yaşandığı, Omega-6 tüketimin az olduğu beslenme programını izleyen çocuklarda ise öğrenme güçlüğünün ya­şandığı belirlenmiştir.
• 76 hiperaktif çocuk için alerjik gıda maddeleri içermeyen bir beslenme programı izlenmiştir. Bu çocuklardan 62’sinin durumunun tamamen dü­zeldiği, 21’inin ise normale dönmeye başladığı görülmüştür. Yapay renk-lendiriciler ve tatlandırıcılardan yapılan gıda maddelerinden uzak durmak, çocuğunuz için alabileceğiniz en önemli tedbirdir.
• Çocuk yaşta suça karışan 10 çocuğun durumu incelendiğinde, çocukların vücudundaki çinko oranının oldukça düşük olduğu ve hiperaktivite sorun­larının yaşandığı tespit edilmiştir.

Et suyu ve tavuk suyu tabletleri, hazır toz çorbalar, salam, sucuk gibi raf ömrü uzun et ürünleri, margarinler, hazır kekler, şekerlemeler, hazır toz tatlılar, pudingler, dondurma veya evde yapılan keklerde kullanılan vanil­ya, gazoz, hazır meyve suları, bisküviler ve şekerlerde bulunan katkı mad­delerinin davranış bozukluğuna neden olduğu bilinmektedir.

Çocuğunuzda dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerini gözlemliyorsanız, bes­lenme sisteminizde değişiklik yapmanız kaçınılmaz bir önlem olacaktır. Beslenme düzeninizde değişiklik yapmak için öncelikle deneyimli bir diyetisyene danışma­nız gerekmektedir. Rafine şeker, koruyucu madde, tatlandırıcı ve salisilat içeren besin maddelerinin tüketimine dikkat edin. Salisilatlar birçok bitki tarafından üre­tilen doğal kimyasal maddelerdir.

Bitkilerin, kendilerini zararlı böceklerden koru­mak için salisilat ürettiği düşünülmektedir. Bu madde genellikle bitkilerin kökle­rinde (patates, turp), kabuklarında (patlıcan) ya da yapraklarında bulunmaktadır. Doğal salisilat elma, badem, kayısı, erik, çilek, böğürtlen, domates, salatalık ve portakal gibi meyvelerde de bulunmaktadır. Çocuğunuzun beslenme sisteminde taze meyve sebzelere olduğu kadar pirinç ve yulaf içeren gıdalara da ağırlık verin.

Hiperaktif çocuklarla başa çıkmak her anne ve baba için oldukça zordur. Aile­nizden, dostlarınızdan ve profesyonel uzmanlardan destek alırsanız yaşadığınız güç dönemi daha kolay atlatabilirsiniz. Danışmanlık hizmetleri, doğal terapiler, çocuğunuzun eğitimi için çalışan özel eğitimciler ve aynı sorunları yaşayan ailele­rin tavsiyeleri de işinizi kolaylaştırabilir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Güncel Konular